by Dr.İshak Ersin KIRAÇ
Günümüzde, dijital bir dünya ile oldukça erken tanışan bireylerin tüm bu uyarıcılara verdiği tepkimeler, eğitim ve öğretim içerisinde de öğrenmeyi etkileyen önemli bir faktör haline gelmiştir. Çoklu ortam uyarıcıları, görseller, sesler, videolar ve çeşitli materyallerin birlikte sunumu, uyarıcıların uyumu, birlikteliği ve/veya fazlalığı gibi durumlar, bireylerin bilişsel olarak aşırı yüklemesine ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Bilişsel yük kuramı, Paas ve arkadaşlarının (2003) belirttiği gibi, çalışan belleğin kapasitesinin sınırlı olduğunu varsayar. Bu sınırlı kapasitenin, içsel yük, konu dışı yük ve esas yük olarak adlandırılan üç farklı bilişsel yük ile yüklenmesinin öğrenmeyi etkileyen önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Bu kuram, aynı zamanda, çalışan belleğin yeni durumlar ile karşılaştığında, kullanması için ihtiyacı olan bilgi ve beceriyi edinmesine yardımcı olacak etkili öğretim materyali ve öğretim tasarımını geliştirmeyi de amaçlamaktadır. Bilişsel yükü dengelemek etkili bir öğretim tasarımı oluşturma süreçlerinde dikkate alınması gereken, oldukça önemli bir değişken olduğu belirtilebilir. Araştırmaların çoğu, bellek sisteminin çoklu bir süreç sistemi olduğu ve bu sistemlerin çözülmesinin zorluğundan bahsetse de (Poon, 1985; Sherry ve Schacter, 1987), araştırmacılar genel anlamda belleği şu aşamalarda ele alarak incelemektedir: (a) duyusal girdi, (b) kodlama, (c) depolama ve (d) geri alma (Cavanaugh, 1998; Stevens-Long, 1992). Bir öğretim tasarımı hazırlanırken bu süreçlerin dikkate alınmasının ve süreci etkileyen faktörlerin kontrol edilmesinin öğrenmeyi olumlu etkileyeceği söylenebilir. Bu oturumda, bilişsel yükler, bilgiyi işleme modeli ve bilişsel yük kuramı ilkeleri doğrultusunda etkili bir öğretim tasarımı hazırlama süreçlerinden bahsedilecektir.